Kendi alanlarının en iyi sporcuları kabul edilen iki kadın sporcu Tokyo Olimpiyatları’na veda etti. Biz seyirciler için onları izleme şansını kaçırmak yeterince üzücü ama aslında bu kadınların bize söylediklerine kulak vermenin vakti geldi; hatta geçiyor bile.
Dün, Tokyo Olimpiyatları’nda artistik jimnastik için güzel bir gündü. Birçoğumuz tarihin en iyi sporcularından biri olan Simone Biles’ı izleyecek olmanın heyecanıyla ekran başına geçtik. Ancak yarışlar devam devam ederken, Biles’ın yarışmadan çekildiği söylentileri yayılmaya başladı. Bu söylentiler tüm hızıyla yayılırken ekrana gelen sporcular arasında Biles da vardı, ancak eşofmanlarıyla. Bu görüntü gelen bilgileri doğrular nitelikteydi aslında. Bir süre sonra, malumun ilanı gerçekleşti ve Biles’ın 2020 Tokyo Olimpiyatları kadınlar jimnastik takım finalinden çekildiği doğrulandı. Birleşik Devletler Jimnastik Takımı, yapılan ilk açıklamada 24 yaşındaki sporcunun yaşadığı “tıbbi bir sorun” nedeniyle bu kararın alındığını açıkladı.
Ancak Biles’ın yaptığı açıklama daha fazla şey söylüyordu. Biles, artık eskisi kadar keyif almadığını belirterek, “Bu sene Olimpiyatlar’da kendim için bir şeyler yapmak istemiştim ama başkaları için bir şeyler yapıyor gibi hissediyorum. Yapmaktan çok hoşlandığım bir şey elimden alınmış gibi geliyor ve bu kalbimi acıtıyor.” dedi.
Biles’ın yarışlardan çekilme kararının ardından sosyal medya kullanıcıları, aktörler, politikacılar ve spor figürlerinden de yıldız sporcuya birçok destek mesajı geldi. Mesajların birçoğu kendi mental sağlığını düşünen ve bunu öncelikli hale getiren sporcuya destek temalıydı.
Hatırlayacağınız üzere, tenisçi Naomi Osaka da son olarak bu yılki Fransa Açık'ta basın toplantıları ve röportajlara katılmak istemediğini dile getirmiş, bu kararı da içe dönük yapısı nedeniyle medya önünde stresli ve endişeli hissettiği gerekçesiyle aldığını açıklamıştı. Tenis dünyasının en iyilerinden Naomi Osaka da Olimpiyat Oyunları’nda Çek Cumhuriyeti'nden Marketa Vondrousova'ya yenildi ve büyük bir şaşkınlık yaşadı.
Fakat, tüm bunlar sporun bir parçası.
Profesyonel bir sporcu olmanın zorluklarını, verilen emeği, yapılan fedakârlıkları anlatmak zor. Eğer Tokyo Olimpiyatları’nı ve genel olarak spor müsabakalarını takip ediyorsanız az çok bu dünyanın, bir sporcunun ve antrenörlerinin verdikleri emekleri dar bir pencereden de olsa görüp fark edebilirsiniz.
Sporcuları süper kahraman ya da hep en iyisini yapmaya programlanmış birer ‘makine’ gibi görme hatasına sıklıkla düşüyoruz. Bu hatalar, sporcuları sandığımızdan daha fazla etkileyebiliyor. Özellikle kadın sporcular bedenleri, görünümleri, aldıkları kararlar nedeniyle kendilerini zorlayacak, zihinsel olarak dayanılması gün geçtikçe zorlaşan ‘yorum’ ve eleştirilere maruz kalabiliyor. Takım sporlarında da bireysel branşlarda da tüm sporcular hayatları boyunca verdikleri emeklerin karşılığını almaya çalışıyor. Biz ekran karşısında onlardan en iyi performanslarını sergilemelerini beklerken –ve bu olmadığında kimi zaman, genellikle hiç bilmediğimiz konularda fikirlerimizi cömertçe saçarken- sporcuların bedenlerine ve travma sonrası zihinsel sağlıklarına olabilecekleri düşünmüyoruz.
Ancak, aldıkları kararlarla her şeyden önce bir ‘insan’ olduklarının farkında olan ve bizlere de bunu hatırlatan bu kadınlara kulak vermenin vakti geldi; hatta çoktan geçiyor bile. Dünyanın dört bir yanında cinsiyet, gelir, eğitim eşitsizliği yaşayan kadınlar birçok şeyle mücadele ederek hayata tutunuyor ve farklı alanlarda birçok başarı elde ediyor. Bu noktada 24 yaşındaki sporcu Biles’ın, “Ayrıca kendimize de odaklanmalıyız, çünkü günün sonunda biz de insanız. Bu yüzden, dışarı çıkıp dünyanın yapmamızı istediğini yapmak yerine zihnimizi ve bedenimizi korumalıyız.” mesajı daha da anlamlı hale geliyor.
Amerika Birleşik Devletleri, 2020 Tokyo Olimpiyatları kadınlar jimnastik takımı, takım finalini ikinci olarak tamamladı ve gümüş madalyaya uzandı. Gelen son bilgiler Biles’ın bireysel finallerde de yarışmayacağı yönünde.
Onun gibi bir atleti izlemeyecek olmak elbette üzücü ancak genç sporcu altın madalyadan daha değerli olan başka bir şeyi hatırlattı: Sporcular, özellikle de kadın sporcular olağanüstü şeyler yapsalar da her biri birer insandan fazlası değiller. Kadınların başarılarında herhangi bir payımız olmadığı gibi, tek yapmamız gereken onları alkışlamak.